GÜÇLÜ TÜRKİYE GÜÇLÜ SİYASİ İRADE İLE GERÇEKLEŞİR

Kütahya İş Dünyasının Değerli temsilcileri,

Uzun zamandan beri başkanlık sistemi konuşuluyor. Önümüzdeki aylarda konuşmalar daha yoğunluk kazanacak ve Meclis’ten çıkması beklenen ana yasa değişikliği için bir kaç ay sonra sandık başına giderek kararımızı vereceğiz.

Her düşünceyi temsil eden siyasilerimiz ve yelpazenin her köşesindeki medya bu konuyu enine boyuna tartışıyor. Vatandaşlar olarak da bizler, bu söylemlerden sonuç çıkarmaya çalışıyoruz.

Güncel dinlediklerimi bir tarafa bırakıp, iş hayatına atıldığım 1961 yılından bu yana yaşadıklarımı değerlendirerek çıkardığım sonucu sizlerle paylaşmak istiyorum.

1961 yılından bu yana 41 hükümet kuruldu,

Bunlardan 25  tanesinin 4 ile 12 ay arasında ömrü oldu.

Uzlaşma sağlanamadığı için ömürleri kısa olan hükümetler buhranların kaynağı oldu, 55 yılda 41 hükümet kurulduğu dikkate alınırsa, hükümetlerin ortalama ömrünün 16 ay olduğunu görürüz. Ayrıca, transferlere dayalı  hükümetler kurulduğunda, zararını ülkemizin çektiği  unutulmadı.

Cumhurbaşkanlarımıza gelince,

İlk Cumhurbaşkanımız Mustafa Kemal Atatürk,

Vefatından sonraki 2. Cumhurbaşkanımız İsmet İnönü,

Çok partili dönemin ilk Cumhurbaşkanı Celal Bayar.

1961 den bu yana;

  1. Cumhurbaşkanımız Cemal Gürsel, Askeri ihtilal sonucu Cumhurbaşkanı oldu.
  2. Cumhurbaşkanımız Cevdet Sunay, Asker.
  3. Cumhurbaşkanımız Fahri Korutürk, Asker. Korutürk’ün  görev süresi dolduğunda, kilitlenen parlamento yeni Cumhurbaşkanı seçemediği için 5 ay boyunca  İhsan Sabri Çağlayangil vekil olarak Cumhurbaşkanlığı görevini deruhte etti. Emaneten temsil ettiği için hayati yasalar çıkartılamadı. Aynı zamanda bu durum 12 Eylül’ün gerekçeleri arasında yer aldı.
  4. Cumhurbaşkanımız Kenan Evren, Asker. İhtilal anayasasının getirdiği Cumhurbaşkanı, ihtilal dönemi 82 anayasası ile Cumhurbaşkanına geniş yetkiler tanındı.
  5. Cumhurbaşkanımız Turgut Özal. Siyasi arenalarda yaşanan politik çirkinliklere rağmen, 37 yıl aradan sonra ikinci sivil Cumhurbaşkanı. Göreve başlamış oldu.
  6. Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel. Aynı çirkin siyasetin yaşanmasından sonra göreve gelen üçüncü sivil Cumhurbaşkanımız.
  7. Cumhurbaşkanımız Ahmet Necdet Sezer, ana yasa mahkemesi başkanı. Siyasi partiler siyasi/sivil isim üzerinde anlaşamadıkları için Cumhurbaşkanı seçildi.
  8. Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül. Parlamento anlaştı, 4. Sivil Cumhurbaşkanı olarak göreve seçildi.
  9. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, çok adaylı seçim ortamında %51 halk oyu ile seçilen ilk Cumhurbaşkanı’mız.

Şimdi bu tabloya bakıyorum, hem hükümetlerin kurulması, hem de Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde geçmişteki kötü tecrübeler tekrar tekrar yaşanıp, Türkiye’nin önü  kesilmeye devam etmeli mi, yoksa bu sıkıntıları ortadan kaldıracak köklü çözüm bulunarak Türkiye’nin gelişmesi şahlanmalı mı?

İşte bu noktada başkanlık ihtiyacı gündeme geliyor.

İşte bunun için başkanlık sistemine ihtiyacımız var.

Başkanlık sistemi olduğunda şimdiye kadar yaşanan siyasal sorunların oluşması engellenmiş olacak.

Dikkat ederseniz günümüzde sistem tartışılmıyor, kişi tartışılıyor.

Geçmiş dönemlerde de sivil siyasi kişiler tartışıldığı için seçtiklerimiz değil, memurlar Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturdular.

Seçtiklerimizden, Özal ve Demirel de çok tartışılmıştı. Ama seçildiler. Cumhurbaşkanı seçildikten sonra, onlar da başkanlık sistemini gündeme getirdiler ama aynı red cephesi tartışılmasına bile fırsat vermediler.

Liyakatların değil, isimlerinin tartışılması hala mazur  görülemeyecek davranışlar olarak zihinlerimizde yer etti. Kişiyi tartışmanın yararı olmadığını, zararının büyük olduğunu düşünüyorum. İnsan ömrü ile devlet ömrü kıyaslanamayacak kadar farklıdır. Yüz yıllar sürecek devlet ömrü içinde  insan ömrü nedir ki? Devlet ömrü içinde yüzlerce de Başkan seçilecek ve görev yapacak. Bir anlamda ilk başkanlık seçimi bir başlangıç olacak. Geçmişte yaşadığımız sıkıntılar tekrar etmeyecek, gelecekte görev yapacak Başkanların seçilmesinin de yolu açılmış olacaktır.

Güçlü Türkiye güçlü siyasi irade ile gerçekleşir.

Günümüzde güçlü siyasi irade olmasaydı 15 Temmuz vatana ihanet teşebbüsü başarıya ulaşırdı ve hepimiz darbe terörü altında ezilir yok olup giderdik.

Türkiye’nin en sorunlu zamanlarında sandıklar açıldığında çözüm ortaya çıktı. Gene iş vatandaşa düşüyor, iradesi ile yeni ana yasayı onaylarsa, zaten içinde yer alacak başkanlık sistemi ile birlikte güçlü siyasi iradenin oluşacağını ve ülkemizin güçlü ülkeler arasında yer alacağını düşünüyorum. Şahsen, yukarıda yazmaya çalıştığım sıkıntıları ne kendim ne de ailemin fertlerinin tekrar yaşamalarını asla arzu etmem. Önümüze konulacak sandıklardan, ülke ve vatandaşlarımız için yeni yeni siyasi, sosyal ve ekonomik sorunların yaşanmayacağı güçlü Türkiye fırsatının çıkmasının toplumsal fayda olduğunu düşünüyorum.

Bu vesile ile Kütahya iş dünyasına aileleri ile birlikte sağlıklı günler, iş hayatında verimli kazançlar dilerim.  25/10/2016

Nafi Güral

Kütahya Ticaret ve Sanayi Odası

Yönetim Kurulu Başkanı