ÖZEL SEKTÖRÜN, HÜKÜMETTEN İLK 100 GÜNDE BEKLEDİĞİ REFORMLAR

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nden (TOBB) odamıza intikal eden, 11 Kasım 2015 tarihinde Başbakanımız Sayın Ahmet DAVUTOĞLU ile yapılan toplantıda; Türk İş Dünyası adına, TOBB tarafından takdim edilen “Özel Sektörün İlk 100 Günde Beklediği Reformlar” başlıklı raporu, kamuoyunun bilgi ve değerlendirmesine sunarız:

 

 

ÖZEL SEKTÖRÜN 64.HÜKÜMET’İN İLK 100 GÜNDE YAPMASINI BEKLEDİĞİ REFORMLAR

 

  1. Ekonomide Güven Artırıcı Adımlar ve Ekonomi Yönetimi
  2. Mesleki Eğitim
  3. Çalışma Hayatı
  4. Vergi
  5. Hukuk
  6. Rekabet
  7. KOBİ’lerin Finansmana Erişimi
  8. Teşvik Sistemi ve Üretimi Destekleme
  9. İnovasyon
  10. Ulaştırma ve Lojistik
  11. Tarım ve Hayvancılık

 

 

  1. EKONOMİDE GÜVEN ARTIRICI ADIMLAR VE EKONOMİ YÖNETİMİ
    1. Kalkınma Planındaki Öncelikli Dönüşüm Programlarını ve Eylem Planlarını hareketlendirmeye odaklanmış bir çalışma mekanizması tasarlanmalıdır.
    2. Reformların izleme değerlendirmesini yapacak özerk bir yapı kurulmalıdır.
      1. Bu tür birimler İngiltere’de “Cabinet Office”, Amerika’da “Council of Economic Advisors” diye anılmaktadır. Son dönemde Malezya’da kurulmuş olan PEMANDU (Performance Management Delivery Unit) bunun dünyadaki başarılı örneklerinden biridir. Yönetiminde iş dünyasının da yer aldığı benzer bir yapının ülkemizde de kurulması reformların hayata geçirilmesi açısından son derece önem arz etmektedir. Aynı zamanda ülkemizin uluslararası alandaki ekonomik itibarına da çok büyük katkı yapacaktır.
    3. Kamu-özel sektör istişare platformları etkin bir şekilde çalıştırılmalıdır.

Ekonomik ve Sosyal Konsey yeniden etkinlik kazanmalıdır.

  1. Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Koordinasyon Kurulu’nun (YOİKK) daha etkin çalışması sağlanmalıdır.

EKK’nın ve YOİKK’in farklı Bakanlıklara bağlı olması koordinasyon eksikliğine neden olmaktadır. Bu yüzden YOİKK’in de Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcılığı’na bağlanması gereklidir.

  1. Ekonomi politikalarına eşgüdüm ve etkinlik kazandırmak için Ekonomi ile ilgili Bakanlıklar yeniden düzenlenmelidir.

Mevcut Bakanlık sayıları ve yapıları iş dünyasında sıkıntılara neden olmaktadır. Çoğu konuda yetki karmaşası yaşanmakta ya da muhatap bulunamamaktadır. Farklı bakanlıkların farklı uygulamaları ve açıklamaları karmaşaya neden olmaktadır.

  1. Merkez Bankası başta olmak üzere ekonomiye yön veren kurumların etkin bir şekilde ve siyasi mülahazalardan uzak çalışması sağlanmalıdır.

Bu kurumların kurumsal bağımsızlığı güçlendirilmelidir.

  1. Düzenleyici ve denetleyici kurullarda özel sektörün temsil edilmesi sağlanmalıdır.

Böylelikle kamu-özel sektör birlikte çalışmış olacaktır.

  1. Sanayi sektörlerinin geliştirilmesi için kamu-özel sektör birlikteliğiyle TBMM’de ihtisas komisyonları kurulmalıdır.

Böylelikle sanayi sektörleri iş dünyası ve siyasi irade tarafından sahiplenilmiş olacaktır. (2007’de kurulmuş olan Sanayinin Rekabet Gücünün Geliştirilmesi Daimi Özel İhtisas Komisyonu gibi)

  1. Bölgesel Kalkınma Ajansları Politikası Türkiye’nin Mekânsal Stratejisinin bir parçası olarak yeniden tasarlanmalıdır.

Kalkınma Ajanslarında Vali’nin başkanlığı ve kamu sektörünün ağırlığı etkin çalışma imkânı vermemektedir. Bu yapının değişmesi gerekiyor. Ajans yönetimlerinde özel sektörün öne çıkartılması faaliyetlere hız ve etkinlik kazandıracaktır.

Ajans bölgeleri, tekrar gözden geçirilmeli, mümkün olduğunca “işlevsel bölgeler” bazında örgütlenmelidir. Ajansların bölge planı pratiği de yeniden değerlendirilmelidir. Uygulama araçları olmayan planlar yapmak yerine, yerel aktörlerin mevcut planlama süreçlerine katkı yapılmalıdır.

Yatırım Destek Ofisleri güçlendirilmelidir. İller bazında (hatta ilçeler bazında) ekonomik veri toplanmasına tekrar ve ivedilikle başlanmalıdır. Veri olmadan politika oluşturmak mümkün değildir.

 

 

 

 

  1. MESLEKİ EĞİTİM
  2. Mesleki eğitim okulları yeniden düzenlenmelidir.

En başarılı model olan Almanya ve Avusturya modeli ülkemizde mesleki eğitimde uygulanmalıdır.

Yenilenen mesleki eğitim sisteminde “ortak eğitim” sistemi zorunlu hale gelmelidir.

Mesleki eğitimin toplumdaki olumsuz itibarı düzeltilmelidir. Bunun için meslek liseleri “Teknoloji ve Girişimcilik Kolejleri” ne dönüştürülerek, bu okulların marka değeri yeniden oluşturulmalıdır.

Mesleki okullar farklı disiplinleri aynı yerleşkede bir araya getirecek politeknik biçiminde oluşturulmalıdır.

  1. Meslek liselerini cazibe merkezi yapmak için, meslek lisesi öğrencilerine ve mezunlarına destek verilmelidir.

Meslek liseleri öğrencileri sigortalı sayılarak, sigortaları devlet tarafından ödenmeli,

Meslek lisesi öğrencilerine burs desteği verilmeli,

Meslek yüksek okulu mezunlarına kısa dönem askerlik yapma imkânı sağlanmalı,

Girişimci olmak isteyen meslek lisesi mezunlarına ilave girişimci teşvikleri sağlanmalı ve duyurulmalıdır.

 

  1. Mesleki eğitim kursları düzene sokulmalı, çok başlı ve verimsiz yapı ortadan kaldırılmalıdır.
  • Niteliksiz istihdam programları kaldırılarak, tek bir mesleki eğitim ve istihdam programı oluşturulmalıdır.

 

Toplum Yararına Programı (TYP) ve İşbaşı Eğitim Programları, işsizlere mesleki eğitim verilmeden uygulanan istihdam programlarıdır. Meslek kazandırmayan bu programlar kaldırılarak, mesleki eğitimin ardından istihdam sağlanmalıdır.

 

  • Mesleki eğitim kurslarının mutlaka “ulusal mesleki yeterlilik” çerçevesinde eğitim vermesi sağlanmalıdır.

Böylelikle bu kurslarda eğitim alan kişiler mesleki yeterlilik belgesi almaya uygun hale gelecektir.

 

  • Açılacak kursları ve ihtiyacı özel sektör belirlemelidir.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, İŞKUR ve TOBB tarafından uygulanan UMEM Beceri’10 mesleki eğitim projesi güzel bir kamu-özel sektör-üniversite işbirliği olmuştur. Çok farklı uygulamalara son verilerek kamu-özel sektör ortaklığındaki bu model mesleki eğitim modeli olarak kurgulanmalıdır.

 

 

  1. Suriyeli sığınmacıların mesleki eğitimden geçirilerek istihdam edilmeleri sağlanmalıdır.

Kamu-Özel sektör ortaklığı ile Suriyeli sığınmacıların meslek edinmeleri sağlanarak istihdam edilmeleri kolaylaştırılmalıdır.

 

  1. ÇALIŞMA HAYATI

 

  1. Asgari ücret artışı, istihdam üzerindeki vergi yükleri, kıdem tazminatı ve zorunlu istihdam uygulamaları birlikte ele alınarak işgücü piyasası reformlarının tamamı ile birlikte hayata geçirilmelidir. Gelir Vergisi dilimleri yükseltilmelidir.

 

Asgari ücretin net 1.300 TL’ye çıkarılması durumunda işverene maliyeti 440 TL (yüzde 29,4) artarak 1.936 TL’ye ulaşacaktır.

Bu artış sadece asgari ücreti değil, bütün ücretler üzerinde baskı oluşturacak ve tüm ücretler benzer oranda artırılması gerekecektir.

Bundan dolayı da işverenlerin istihdam maliyetlerinde hesaplanandan çok daha büyük bir artış olacaktır.

Bu nedenle, bu yük özel sektöre yüklenecekse, özel sektörü rahatlatacak diğer reformlar da eş zamanlı olarak hayata geçirilmelidir:

  • İstihdam üzerindeki vergi yükleri düşürülmelidir.

Ücretler üzerindeki gelir vergisi, SGK primi, İşsizlik Sigortası Primi düşürülmelidir. Kayıtlı istihdamı teşvik için Gelir Vergisinde eskiden olduğu gibi ücret geliri vergisi oranı standart oranlardan 5 puan daha düşük olarak belirlenmelidir.

  • Kıdem tazminatı yeniden düzenlenmelidir.

Asgari ücretteki artışın, tüm istihdamı etkileyecek olmasından dolayı işveren üzerindeki kıdem tazminatı gideri de artacaktır. Bu yüzden kıdem tazminatı, işsizlik sigortası fonu da birlikte ele alınarak en kısa zamanda düzenlenmelidir.

  • 51 ilde uygulanmakta olan yüzde 6 oranındaki İşveren Sigorta Primi indiriminde esas alınan 10 işçi çalıştırma zorunluluğu kaldırılmalıdır.

Nispeten az gelişmiş bu illere verilen desteğin kapsamı genişletilmelidir.

 

  • Zorunlu istihdam uygulamaları cezalandırıcı değil teşvik edici olmalıdır.

50 ve üzeri çalışanı olan şirketlerde çeşitli meslek gruplarının (mühendis-avukat-doktor vs.) istihdamı zorunludur. Ayrıca bunlar için taban ücret sınırı da getirilmiştir. OSB’lerde bu gibi hizmetlerin toplu alınması imkanı getirilmelidir. Zorunlu istihdam koşulları cezalandırıcı nitelikte değil, teşvik edici nitelikte yeniden tasarlanmalıdır.

 

  1. Turizm sektörüne yönelik sezon dışı zamanlarda istihdam üzerindeki vergi yükü kaldırılmalıdır.

Turizm sektöründe sezon dışında istihdam çok ciddi oranda azalmaktadır. Sektördeki istihdamın 12 ay sürdürülebilmesi için sezon dışı zamanlarda sigorta ve işveren primi kaldırılmalıdır. Aksi takdirde sektördeki işgücü devir hızı artmaya ve sektörün nitelikli eleman sorunu tırmanmaya devam edecektir. Sayın Başbakanımızın 21 Nisan 2015’te düzenlenen 8.Sektörel Ekonomi Şurası’nda söz verdiği bu konu, en kısa zamanda hayata geçirilmelidir.

 

  1. Eksik olan Ulusal Meslek Standartları hazırlanıp yürürlüğe girmelidir.

Özellikle tehlikeli ve çok tehlikeli tüm mesleklerdeki ulusal meslek standartları hazırlanmalıdır.

Bu mesleklerin tamamında Mesleki Yeterlilik Belgesi zorunlu hale getirilmeli ve sınav ücreti devlet tarafından karşılanmalıdır.

 

  1. Sosyal yardım alan çalışabilir durumdaki nüfusun istihdam edilmesi sağlanmalıdır.

İş dünyası açık pozisyonları doldurmakta sıkıntı yaşamaktadır. İşsizler çalışmak yerine sosyal yardım almayı tercih etmektedir. Bu yüzden sosyal yardımlar işsizleri çalışmaya teşvik edecek şekilde tasarlanmalıdır.

  1. Kadın istihdamını artıracak uygulamalar hayata geçirilmelidir.

Kadınların daha çok istihdam edilmelerini sağlamak üzere esnek çalışma uygulamaları işverenlerin de görüşü alınarak düzenlenmelidir.

Çalışan kadınlara kreş desteği verilmelidir.

Kreş açması için işyerlerine teşvik uygulanmalıdır.

  1. Tarımda çalışanların sosyal güvence altına alınması sağlanmalıdır.

Kayıt dışılığın yüksek olduğu tarım sektöründe ücretsiz aile işçisi olarak çalışanların kayıt altına alınması sağlanmalıdır.

 

  1. VERGİ
  2. KDV oranları değiştirilmemelidir.

Piyasalarda KDV oranlarının artacağına yönelik bir tedirginlik bulunuyor. Ticaret ve sanayi üzerine ilave vergisel yük getirilmemelidir.

 

  1. Damga Vergisi kaldırılmalıdır.

Geçmişte geçerli bir vergi yöntemi olmasına rağmen günümüzde bu özelliğini kaybetmesinden, bürokratik yükü artırmasından ve ticaretin önünde önemli bir engel oluşturmasından dolayı, damga vergisi uygulaması tamamen kaldırılmalıdır.

 

  1. Gelir ve Kurumlar Vergisi’ni düzenli ödeyen şirketlere vergi indirimi sağlanmalıdır.

SGK İşveren payında olduğu gibi vergisini düzenli ödeyen şirketlere vergi indirimi sağlanmasının şirketlerin vergilerini ödeme alışkanlıkları üzerinde olumlu etkisi olacaktır.

 

  1. Gelir Vergisi tasarısı yeniden ele alınmalıdır.

Meclis’te bulunan Gelir Vergisi tasarısı özel sektörün de görüşleri dikkate alınarak yeniden ele alınmalıdır.

 

  1. Elektrik üzerindeki TRT fonu, Belediye fonu gibi eklentiler kaldırılmalıdır.

AK Parti elektrikteki TRT payının kaldırılmasını 2002’de beyan etmişti. Bu kapsamda ilk etapta kesinti oranı 3’den 2’ye indirilmişti. Kalan 2 puanın da kaldırılmasıyla sanayiciler üzerindeki 1 milyar lira civarındaki maddi yük azaltılmış olacaktır.

 

  1. Girdi ve çıktılardaki KDV farklılıkları giderilmelidir.

Bazı sektörlerde üretim sürecinde girdi ürünleri ile nihai ürün arasındaki KDV oranı farkı sorun oluşturmaktadır. Girdi ve çıktı ürünlerdeki KDV oranları eşitlenmelidir. Şirketlerin KDV alacaklarının Kurumlar Vergisi’nden mahsup edilebilmesi imkânı getirilmelidir.

  1. Gelir Vergisi ve Kurumlar Vergisi ile Türk Ticaret Kanunu uyumu sağlanmalıdır.

Yeni Türk Ticaret Kanunu ile gerçek ticari karın saptanmasına ilişkin Uluslararası Finansal Raporlama Standartları getirilmiştir. Vergi Usul Kanunu’nun değerleme hükümleri bütçe imkanları çerçevesinde bu hükümlere paralel düzenlenerek gerçek gelir kavranmalıdır.

  1. Geçici Vergi Beyannameleri sayısı kademeli olarak düşürülmeli ve yılda bir veya iki defa alınmalıdır.

Enflasyon oranı tek haneye düştüğü için yüksek enflasyon dönemine ait bu uygulamanın devamına gerek kalmamıştır.

  1. Tevsi Yatırımlarda İndirimli Kurumlar Vergisi (Gelir Vergisi) uygulamasındaki sorunlar giderilmelidir.

Bugünkü haliyle bir yıllık teşvikten 30-50 yılda yararlanma söz konusu olabilmektedir.

  1. Vergi ve ihracat rakamları üretim yerine göre kayda geçirilmelidir.

Çoğu şirketin genel merkezi ile üretim yeri farklı şehirlerde bulunmaktadır. Bu durum da üretim yapılan küçük şehirlerin elde etmesi gereken vergilerin şirketin genel merkezinin bulunduğu büyük şehirlere gitmesine neden olmaktadır. Benzer durum ihracat rakamlarında da söz konusudur. Anadolu şehirlerinin daha çok gelişmesi ve kalkınması için vergi ve ihracat rakamlarının üretimin yapıldığı şehirde kalacak düzenlemelerin yapılması gerekmektedir. Belediyelerin illere etkili bir hizmet sunabilmeleri için böyle bir düzenlemeye ihtiyaç duyulmaktadır.

 

  1. Belediyelerin imar değişikliği sonucunda elde edilen arsa rantıyla ilgili düzenleme yapılmalıdır.

Arsa rantının üretime tercih edilmesinin önüne geçilmelidir. Zaman zaman imar planlarının da değişmesiyle rant oluşmaktadır. Bu durum da üreticilerin asli faaliyetlerinden vazgeçmelerine neden olmaktadır.

 

  1. HUKUK
  2. a) Belirli bir tutarın altındaki ticari uyuşmazlıklarda alternatif çözüm yöntemleri zorunlu hale gelmelidir.

Mahkemelerde ticari davalar çok uzun sürmektedir. Bu durum da şirketlere hem maddi hem manevi büyük yükle oluşturmaktadır. Hem mahkemelerin yükünü azaltmak ham de iş dünyasının uyuşmazlıklarının daha hızlı çözülmesi için belirli bir tutarın altındaki uyuşmazlıklarda alternatif çözüm yöntemleri zorunlu hale getirilmelidir.

  1. b) Bilirkişilik sistemi yeniden düzenlenmelidir.

Bilirkişilik sistemi yeniden düzenlenmeli, akreditasyon, bağımsız gözetim, deneyim, uzmanlık gibi kıstaslar öne çıkarılmalıdır.

  1. c) İş Mahkemeleri yeniden düzenlenmelidir.

Mevcut durumda iş mahkemesine giden her davada işveren otomatik olarak suçlu konumuna düşmektedir. İş mahkemeleri formu yapılmalıdır.

 

  1. REKABET
  2. a) Kamu kaynaklı haksız rekabet uygulamalarının önüne geçilmelidir.

TOKİ ve Belediyelerin faaliyetleri özel sektör şirketleri karşısında haksız rekabete neden olmaktadır.  TOKİ, OSB alanı, imalat sanayi için yatırım alanı oluşturmak gibi gayrimenkul geliştirme mekanizması olarak çalışmalıdır. TOKİ, uzun vadeli konut kredisi finansmanı sağlayarak, asli konut edindirme fonksiyonuna geri dönmelidir.

  1. b) Piyasa Gözetim ve Denetimi sistemi yenilenmelidir.

Mevcut durumda 12 Bakanlık ve Kurum PGD yapmakla yükümlüdür. Ama uygulamalar hem yetersizdir hem de koordineli değildir. Özellikle yurt dışından gelen ithal menşeli ürünlerin piyasa gözetim ve denetimi yetersiz kaldığı için yerli ürünler haksız rekabetle karşı karşıya kalmaktadır. Yapılan şikayetlerin değerlendirilip sonuçlandırılması uzun süreler almaktadır.

  1. c) E-ticaretin, mevzuatı ve altyapısı bir an önce hazırlanmalıdır.

E-ticaretin ticaret alanından sorumlu olan Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafınca düzenlenmelidir.

 

  1. KOBİ’LERİN FİNANSMANA ERİŞİMİ
  2. a) Üretimde kullanılan makinelerin finansmana erişimde teminat olarak kullanılması sağlanmalıdır.

Günümüzde bir fabrika binası finansmana erişimde teminat olarak kullanılabilirken, binada daha yüksek maddi değere sahip olan makineler teminat olarak kullanılmaktadır. Ülkemizdeki tüm makinelerin kayıt altına alınarak, plakalanması ve finansmana erişimde teminat olarak kullanılmasının önü açılmalıdır.

  1. b) Bireysel Katılım Sermayesi (BKS) sisteminin yaygınlaşmasının önündeki engeller kaldırılmalıdır.

BKS sisteminden beyanname vermeyen ücretli gerçek kişilerin faydalanması için gerekli mevzuat düzenlemesi yapılmalıdır.  Bireysel Katılım Yatırımcıları (BKY) ile yurt içinde yada yurt dışında yerleşil girişim sermayesi fon veya ortaklıklarını veya bunları yöneten portföy yönetim şirketlerini temsilen şirketlerin yönetim kurullarında göre alan üyelerin, şirketim kamuya olan borçlarından sadece şahıslarının veya temsil ettikleri fonların, şirkete koydukları sermaye oranında ve belirlenen bir üst sınır dahilinde sorumlu olmaları temin edilmelidir.

 

  1. TEŞVİK SİSTEMİ VE ÜRETİMİ DESTEKLEME
  2. a) Bugüne kadar verilen teşviklerin etki analizi yapılmalıdır.

Farklı Bakanlıklar ve kurumlar tarafından şirketlere çok çeşitli teşvikler verilmektedir. Ancak bu teşviklerin ne kadar etkili olduğunun ölçümü yapılmamaktadır. Sistemin verimli ve verimsiz taraflarını görebilmek için bağımsız kuruluşlara etki analizi yaptırılmalıdır.

  1. b) Yeni bir teşvik mekanizmasıyla sadece yeni yatırımlara değil, mevcut yatırımlara da sektörel teşvik uygulanmalıdır.

Mevcut teşvik sistemi haksız rekabete neden olmaktadır. Teşviklerden yeni kurulan şirketler yararlanmaktadır. Ancak bu durum mevcut olarak faaliyet gösteren şirketler için haksız rekabete neden olmaktadır ve mevcut şirketler rekabet güçlerini kaybetmektedirler. Bu yüzden  belli bir bölgedeki ve sektördeki tüm şirketlere (mevcut ve yeni kurulacak) aynı teşvikler uygulanmalıdır.

  1. c) İl ve ilçe bazlı teşvik sistemi hayata geçirilmelidir.

İl bazlı olarak uygulanan teşvik sistemi ilçelere yatırım yapılmasının önünde engel oluşturmaktadır. İlçelerin de yeterli yatırım alabilmesi ve il merkezlerine göre dezavantajlı duruma düşmemeleri için ilçe bazlı teşvik sistemine geçilmelidir.

  1. d) Teşvik edilecek sektörler belirlenirken şehirlerin ihracat potansiyelleri en önemli verilerden biri olmalıdır.

Özellikle sınır bölgesine yakın şehirlerde doğru sektörlerin teşvik edilmesi ile çok hızlı bir kalkınma sağlanacaktır.

  1. e) Genç ve kadın girişimcilere ilk 3 yıl vergi muafiyeti getirilmelidir.

Ülkemizdeki 2 önemli potansiyelimiz olan kadın ve gençlerimizin girişimci olmalarının önü açılmalıdır. Onları cesaretlendirecek uygulamalar tasarlanmalıdır.

  1. f) Kamu ihalelerinde yerli ürüne fiyat avantajı kadın girişimciler için 5 puan artırılmalıdır.

Son çıkan kanunla kamu alımlarındaki yerli ürün oranı yüzde 10’dan yüzde 30’a yükselmiştir. Kadın girişimcileri ve yerli üretimi desteklemek için bu kapsamda ilave 5 puan (yüzde 20) fiyat avantajı getirilmelidir.

  1. g) Ülkemizde yatırıma uygun arazi envanteri yatırımcılara elektronik ortamda sunulmalıdır.

Yatırımcılar yatırıma uygun arazi bulunurken ciddi sıkıntılar yaşanmaktadır.

  1. h) OSB’lerin idari yetkileri artırılmalıdır.

OSB’lerin birçok yetkisini belediyeler almıştır. Bu yüzden OSB’lerin üretim yapan şirketler hizmet alırken sıkıntılar yaşamaktadırlar.

  1. i) Maden ruhsatların bölünebilmesi imkanı getirilmelidir.

İş bırakma/değiştirme, iflas vb. çeşitli nedenlerle çok ortaklı yapıya sahip pek çok maden üretim yapamaz hale gelmiştir. Maden ruhsatlarının geçici bir süre ile bölünebilmesinin sağlanmasıyla atıl durun bu maden sahaları ekonomiye kazandırılacak, kamu için de ilave vergi geliri imkanı doğacaktır.

 

 

  1. İNOVASYON
  2. a) Türkiye artık inovasyon konuşmayı bırakıp inovasyon yapmaya başlamalıdır.

Bunun için yeni teknolojilere odaklı bir çalışma mekanizmasına ihtiyaç vardır.

Türkiye’nin teknolojik önceliklerinin dünyanınkilerle paralel olması gerekmektedir. Bu çerçevede son yıllarda dünyanın içinden geçtiği teknolojik dönüşüm, üç teknoloji platformundan kaynaklanmaktadır: Biyoteknoloji, nanoteknoloji ve BİT (Bilgi ve iletişim teknolojileri), Türkiye’nin yarınını biçimlendirecek çalışma mekanizmasının odağını da bu teknolojiler oluşturmalıdır.

Bunların farkı birden çok sektörü aynı anda dünüştürebilme potansiyeline sahip olmalarıdır. Türkiye’nin de hızlı bir sıçrama için ihtiyacı olan budur. Bu çerçevede, öncelikle ileri teknolojiye sıçramayı hedefleyen teknoloji platformlarına dayalı bu çalışma mekanizmasını etkinleştirebilmek için gerekli ortam koşullarını ortaya koymak gerekmektedir.

 

  1. ULAŞTIRMA ve LOJİSTİK
  2. a) Lojistik Koordinasyon Kurulu kurulmalıdır.

Lojistik sektöründe kurumlar arası koordinasyon en kısa zamanda sağlanmalıdır.  Özel sektör de temsil edilmelidir.

  1. b) Yurt içi ve yurt dışı yük taşımacılığında demiryolunun kullanımı teşvik edilmelidir.

Hem yurt içi hem de yurt dışı yük taşımacılığında demiryolu kullanımı son derece azdır. Karayolu taşımacılığına göre hem navlun hem de zaman tasarrufu sağlayan demiryolu taşımacılığı teşvik edilmelidir.

  1. c) OSB’ler ile limanlar arasındaki demiryolu bağlantıları acilen sağlanmalıdır.

OSB’lerden limanlara ulaşacak yollarda hem de iller arasında demiryolu hatlarının Kamu-Özel Sektör İşbirliği modeli ile yapılması sağlanmalıdır. Kamu yatırımlarında öncelik bu alana ayrılmalıdır.

 

  1. TARIM VE HAYVANCILIK
  2. a) Tarımda havza üretim modelinin uygulamaya konulması gereklidir.

Tarımda halen babadan kalma yöntemlerle üretim yapılmaktadır. Ürünlerin verimliliği göz ardı edilmektedir. Her bölgede en fazla verim sağlayan ürünlerin yetiştirilmesi sağlanmalıdır.

  1. b) Lisanslı depolarda muhafaza edilen ürünlere yönelik kira desteği artırılmalıdır.

Mevcut desteklerin lisanslı depo kullanımına katkısı sınırlı olmuştur. Bu yüzden üreticilerin lisanlı depo kullanımlarının artırılması için daha çok desteğe ihtiyaç duyulmaktadır.

  1. c) Arazi toplulaştırmaları hızlandırılmalı, bilinçlendirme faaliyetleri artırılmalıdır.
  2. d) Tarımda arazi bazlı yerine ürün bazlı teşvik sistemi uygulanmalıdır.

Tarımsal üretimin daha çok artırılması için ürün bazlı teşvik sistemine geçilmesi önem arz etmektedir.

  1. e) Et üzerindeki KDV yüzde 8’den yüzde 1’e düşürülmelidir.

Hayvancılık sektöründe kayıt dışılığın yüksek olması haksız rekabete yol açmaktadır. Etin hangi koşullarda nasıl kesildiği konusunda da herhangi bir kayıt yoktur. Sektördeki KDV’nin de devlete bir katkısı yoktur. Kayıt dışılık çok fazla olduğu için devlet bu sektördeki KDV’yi sadece kamu alımlarından tahsil edebilmektedir.

  1. f) Et ithalatı üreticiye zarar vermektedir.

Et ve Süt Kurumu’nun et ithal ederek, bu eti ya kendi mağazalarında satıyor ya da yemek firmalarına veriyor. Bu da et sektöründe haksız rekabet meydana getirmektedir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Haber: KUTSO Basın