İLKBAHAR GELDİ, DOĞA UYANIYOR, EKONOMİ CANLANIYOR…

Teşvik mevzuatı kapsamında Kütahya neden 4. kategori iller arasında yer aldı? Bu gerçeği iyi tahlil etmeliyiz ve çıkaracağımız derslerden yararlanarak ilimizi gelişmiş iller arasına taşımakta bizi engelleyen faktörleri ortadan kaldırmalıyız.

Bilindiği gibi özel sektör dört kategoride değerlendiriliyor;
Büyük işletmeler,
KOBİ’ler,
Küçük işletmeler,
Mikro işletmeler.

Büyük işletmeler burada anlatmaya çalışacağımız hatalardan arındıkları için büyük olmuşlardır. Bu nedenle, bu yazımızda büyük işletmelerden bahsetmeyeceğiz. Ama hedef olarak “büyük işletme” olmayı seçmemiz ve bu hedefe ulaşabileceğimize inanmamız halinde, ilimizde onlarca büyük işletme oluşacak ve Kütahya zincirlerini kırmış olacaktır.

KOBİ’lerin, küçük işletmelerin ve mikro işletmelerin bilinen ama çeşitli nedenlerle uzak kaldıkları, kendilerine sağlanması gereken fırsatları ve kendileri için kendilerinin yaratmaları gereken yönetim felsefelerini incelemeye çalışalım.

– Kendilerinden kaynaklanan yönetim ve yönetici sorunları, yani doğru yönetim felsefesi uygulayamamış olmaları,
– Kurumsallaşamama,

* Pazarlamada kuralların değil, günlük gelişmelerin ve ihtiyaçların yön verdiği pazarlama anlayışının uygulanması,
* Dağıtım kanallarının tesis edilememesi,
* Tüketici tercihlerinin doğru tespit edilememesi,
* AR-GE yetersizliği,
* Lisan sorunu,
* İhracatta başarı elde edememe korkusu nedeniyle başarısızlık,
* Yatırımlarda devlet yardımları ve hibelerden yararlanma fırsatlarını değerlendirememiş olmaları, yani teşvik ve hibelerden bilgisizlikten dolayı yararlanamıyor olmaları,
* Nitelikli personel bulamamaları,
* Yöneticilerin ve personelin eğitim sorunları,
* Uzmanlaşma ve enformasyon (bilgi) eksikliği,

– Kayıt dışı anlayıştan kaynaklanan muhasebe yetersizliği ve şeffaflık sorunu,
– Geleneksel düşüncelerin, tabuların yıkılamaması,
– Sermaye sıkıntıları ,
– Kredi kullanmadaki zorluklar, teminat sorunları, finans kurumlarının tasvip ve kabul edilemez uygulamaları. (Bu konuya yazımızın sonunda geniş bir açıdan bakmaya çalıştık)
– Çek yasası düzenlenmesinden sonra çek itibarının kalmaması,
– Tahsilat sıkıntıları (Hizmet veya malın ödemelerinin geri dönmemesi),
– Ne yapmak istediğini bilip, ama nasıl yapması gerektiğini bilmeyen işletmelerin düştükleri durum, (Nitelikli danışman eksikliği)
– BASEL sisteminden dolayı hatalar, (Derecelendirme ve kredilendirme aksıyor)
– Kayıt dışını marifet sayıp, ister istemez ciroları düşük görünenlerin, ihtiyaçları kadar değil, bilançosundaki kadar kredi alabilmeleri, daha fazlası için riske girdiğini düşünen finans kurumunun çok daha yüksek maliyetli kaynak tekliflerini kabul etmek zorunda kalmaları,

* Yenilik ve değişiklikler konusunda üretim teknolojisindeki gelişmeleri yeterince takip edememesi, tasarım anlamında kendi gayretlerinin yetersiz kalması, sağlıklı finansman sağlayamaması ve diğer olumsuz faktörlerin bir araya gelmesi ile rekabet güçlerinin zayıf kalması nedeniyle gelişememekteler.

Bu eksikliklerin teknoloji ve tasarım alanındaki gereksinmelerini karşılamak amacıyla, Bakanlar Kurulu kararı ile üniversitemizin patronajlığında, “Teknoloji ve Tasarım Merkezi” kurulması için gerekli şirket, %90 sermayesi Üniversite olmak üzere, Valilik, Belediye, Kütahya, Tavşanlı, Simav, Gediz, TSO’ları katkıları ile 2008 yılında kuruldu, faaliyete geçmesini bekliyoruz. Faaliyete geçtiğinde çok önemli destekler iş dünyamıza sunulacaktır.

* Üretim kapasitesinin istifade yetersizliği de, diğer bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Çünkü gelişemeyen işletmelerimiz büyüyemedikleri için mevcutları tevsi edememekte, dolayısıyla da düşük kapasite yüksek maliyet kıskacında kalmaktadırlar. Hâlbuki büyüseler, büyük kapasite- düşük maliyet avantajına sahip olacaklar.

* İşletmelerimiz büyüyemedikleri için sermayeleri sınırlı kalmakta, pazar şartlarının gerektirdiği stokları bulunduramadıkları gibi finans kurumlarının insafına kalmaktalar,

* İşletmelerin, global sistemin (Gümrük Birliği, AB kuralları vb. gibi) olmazsa olmazı kalite, standardizasyon vb. konulardaki önemli zorlukları aşmakta yaşadıkları sorunlar,

* Büyüyemeyen ve güçlenemeyen işletmeler fason üretim yapmak zorunda kaldıkları için, sahip oldukları katma değer yaratma gücünü kendileri için kullanamamaları, dolayısıyla büyüyememeleri,

– Burada saymaya çalıştığımız sorunların kapsamı, maalesef çok geniş bir yelpazede hissedilmesi nedeni ile piyasada oluşan likidite, nakit akışı yetersizliği.

Bunların dışında her işletmeye özel onlarca sorun sayabiliriz, ama her sorunun çözümü olduğunu, önemli olanın sorunlara karşı çözüm üretmek olduğunu kabul etmemiz ve sorunların üstesinden gelebileceğimize inanmamız halinde, mikro işletmelerin küçük işletme, küçük işletmelerin KOBİ, KOBİ’lerin büyük işletme haline dönüşmeleri pekâlâ mümkündür.

Yukarıda bahsettiğimiz, finans kurumlarının özel sektöre bakışına ve uygulamalarına göz atmak gerekirse; Büyük işletmelere sağlanan kredi ve hizmet sunumlarının maliyetleri ile özellikle küçük ve mikro işletmelerin maliyetleri arasında dağlar kadar fark var, bu farkın küçükler aleyhine iki katına kadar çıktığını görmek, sorumlularını düşünmeye ve tedbir almaya yönlendirmesi gerekir.

2023 yılında dünyanın 10. büyük ekonomisi olmayı hedefleyen Türkiye’nin bu seviyelere ulaşmasında özel sektör birinci derecede görevli olacak, özel sektörün kendisinden beklenen görevi yapabilmesi için mikro işletmeleri küçük işletme, küçük işletmeleri KOBİ, KOBİ’leri büyük işletme haline getirmek zorundadır. Bunları yapabilmek için de, birer fidan olarak gördüğüm mikro ve küçük işletmelerin ve de KOBİ’lerin gelişmelerinin temelinde, onların finans ihtiyaçlarının makul maliyetlerle karşılanması gerektiğini düşünüyorum. Kredilerinin yüksek maliyetli olması onların gelişmelerini engelleyecek, finans kurumlarımızı zenginleştirecek, ama Türkiye 2023’te dünyanın 10. büyük ekonomisi olma hedefine ulaşamayacaktır.

Finans kurumlarından rica ediyorum. Büyük işletmelere uyguladığınız faizleri ve nakit dışı enstrümanlardan aldığınız gelirlerinizi baz alıp, küçük işletmelere de en fazla 2/10 oranında artırarak uygulamayı prensip haline getirin ve alenen ilan edin. Fazlasını almaya devam etmeniz halinde, küçük işletmelerin gelişmesine darbe vurmaya devam edeceğinizi bilmeniz lazım.

Finans kurumlarımız imtiyazlı kurumlardır, zira yeni bir finans kurumu açılması izini almak mümkün olmuyor, bu nedenle istedikleri gibi hareket edebiliyorlar. Finans kurumlarımızın yapısına bakarsak, yabancı sermaye, özel yerli sermaye ve kamu sermayesi olduklarını görüyoruz. “Yok aslında birbirlerinden farkları” sloganının kullanıldığı reklam filmini hatırlarsak, ne demek istediğimiz daha iyi anlaşılır.

Ekonomimizi yönetenlerden rica ediyorum.
Büyük işletme/küçük işletme finans maliyetlerine kural getirsinler.

Yazımızın baskıya gireceği gün, Sayın Başbakanımızın açıkladığı,
TESKOMB – Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifleri Birlikleri Merkez Birliği kefaleti ile Halk Bankası kaynaklı düşük maliyetli kredi kullandırılacağını öğrendik, sevindik.
Bu avantajlı kredilerin, esnaf odalarına üye olan firmalara uygulanacağı şeklinde algılanıyor.
Benzer bir fırsatın TOBB aracılığı ile üyelerine sağlanması konusunda gerekli girişimleri yapacağız.

Yolumuz uzun ve engellerle dolu ama Kütahya bu engelleri aşacak, örnek alınan bir il olabilecek potansiyele sahiptir. Bütün mesele bu hedefe yönelmekte ve hedefe ulaşacağımıza inanmaktır.

Nafi Güral
Yönetim Kurulu Başkanı