KÜTAHYA, OLMASI LAZIM GELEN YERDE NEDEN DEĞİL?

Bu soruyu her fırsatta kendime sorarım, çevremdeki insanlarla da bu konunun sohbetini yaparım, sonuç üç aşağı beş yukarı aynıdır. Sonuç ne diye sorarsanız, tavsiye ederim siz de çevrenizdeki onlarca kişi ile bu konunun sohbetini yapın, göreceksiniz ki teşhis aynı olacaktır.

2012 ilk yarısında yeni teşvik mevzuatı yayınlandı, Kütahya 4. Bölge il olarak ilan edildi. Neden? Tabii ki hatır için değil, ülke genelindeki gelişmişlik sıralamasında ancak 4. Bölgede kendisine yer bulabildiği için. Nedense hepimiz 4. Bölgeden ileri geçemediğimiz için üzülmemiz gerekirken, “Kütahya dışından yeni yatırımcılar gelecek, ilimiz gelişecek” umuduyla sevindik, halbuki daha ön sıralarda mesela 2. Bölgede olsaydık keşke. Olsaydık, bugün yaşadığımız sorunları çözmüş, gelişmesini tamamlamış, diğer illere örnek olan, parmak ısırtan bir il olurduk. Peki olabilir miyiz? Neden olmasın? Ancak olması için Kütahya’nın gelişmesini istemek ve bu ilde yaşayan insanlar olarak görevlerimizi yapmakla mümkün olabilir.

Satır başları ile özetlemek ve bu özetleri Kütahya’nın gelişmesi için kendisini görevli sayan kişilerin katkıları ile genişletmek suretiyle bir yol haritası çizebiliriz.

Öncelikle Kütahya’nın gelişmesini istemekle beraber, sadece istemekle kalmayıp, seçme yaşına gelmiş tüm hemşehrilerimiz kendilerinin Kütahya’nın geliştirilmesinde görevli olduklarını kabul etmeleri lazım. Bu görev bilinci oluştuğunda, gelişmişliğe giden tüm yollar açılmış olacaktır.

Geçtiğimiz yıllarda iş adamlarımızla birlikte bize göre gelişmiş onlarca il ziyaret ettik, gittiğimiz illerdeki sanayi kuruluşlarını gördük, iş insanlarını, yöneticilerini dinledik, onları Kütahya’ya davet ettik. Başarı sırlarının, Kütahya’da yaşayan daha geniş kitleler tarafından öğrenilmesi için salonlarda ve yerel tvlerde konferanslarını dinledik, ama dinlediklerimizden yararlanma konusunda pek de başarılı olduğumuzu söylemek mümkün değil.

Ne yapmalıyız?

– Öncelikle hepimiz yeteneklerimiz ve bulunduğumuz pozisyonlarımız itibariyle bir şeyler yapmak zorunda olduğumuzu kabul etmeli ve bu sorumluluğumuzun gereğini yerine getirme konusunda harekete geçmeliyiz.

– Daha sonra, sorumluluk hisseden çevremiz ile birlikte geri kalmışlığımızın sebeplerini ve sonuçlarını müzakere etmeli ve müzakere sonucunda ortaya çıkacak fikirleri kamuoyu nezdinde tartışmaya açmalıyız,

– Kamuoyu nezdinde tartışılan sebep sonuç ilişkileri olgunlaşmış olacak, olumsuzlukların tekrar etmemesi, olumlu olanların uygulamaya alınması konusunda bilinç oluşacak ve bu bilinç ile siyaset, yönetim, STK’lar ve halk bütünleşmiş olarak “daha iyi bir Kütahya” hamlesi başlayacak ve inanıyorum ki, hedefe ulaşılacaktır.

Bunları yazdım ama önerimi sunmadım. Zira Kütahya sevdalıları Kütahya hakkındaki kararları kendileri verirlerse daha çok sahiplenirler. Sahiplendikleri konuların hayata geçmesi konusunda daha çok çaba gösterirler ve başarı mutlak olur. Öneri sunmayışımın bir başka gerekçesi de, şimdiye kadar akil kişilerle onlarca defa bir araya gelip sonuç alamadan dağılmamızın da etkisi oldu. Bu nedenle Kütahya sevdalıları Kütahya’yı ilgilendiren hayati konuları gene kendileri müzakere etmeli, çıkacak sonuçların uygulanması için siyaseti, yönetimi, STK’ları görevlendirmekle beraber sonuçlarını da takip etmeliler.

Haydi Kütahya, geri kalmışlık kaderimiz olmasın, kıralım bu zincirleri, laf çok icraat yok söylemlerinin yerini faydalı, geliştirici icraatlar alsın, Kütahya’yı dördüncü grupta değil, ikinci grupta yer alacak iller arasına taşıyalım. İnanın zor değil, yeter ki isteyelim, yeter ki gereklerini yerine getirelim, yeter ki durum tespiti yapan, tespit ettiği durumdan şikâyetçi olan değil, çözüm üreten anlayışa sahip olalım. Yeter ki sorunların değil, çözümlerin parçaları olalım. Göreceksiniz her şey çok daha iyi olacak.

Nafi Güral
Kütahya Ticaret ve Sanayi Odası
Yönetim Kurulu Başkanı