2020 YILINI UMUTLA KARŞILIYORUZ

Toplumu kemiren bir hastalık olarak çekememezlik her gün yaşadığımız bir gerçek. Çekememezlik sadece kişiler arasında değil, ülkeler arasında da, özellikle ülkemiz ile kendini büyük olarak gören ülkeler arasında yoğun biçimde yaşanmakta. Bize zarar vermek için bütün imkânlarını kullanarak tökezlememizi beklemekte olduklarını yaşayarak görüyoruz.

Kendini büyük olarak gören ülkelerin, zarar vermeyi hedefledikleri ülkelerde ihtilal yaptırmak, kargaşa çıkarmak, ekonomik dar boğaz yaratmak gibi çalışmalarını da, halen hedeflerindeki ülkelere bakarak görüyoruz.

Aynı melun emellerinden birisi olan ihtilal girişimleri, halkımızın sağduyusu ile 15 Temmuz’da püskürtüldü. Burada başarı elde edemeyen melun güçler, bu defa ekonomik olarak saldırıya geçtiler. Yaptıkları hamleler karşısında ne olduğunu anlamadığımız bir dönem yaşarken, döviz fiyatları, faiz oranları, enflasyon arttı ama şaşkınlığımız fazla uzun sürmedi, derlenip toparlandık, döviz fiyatları, faiz oranları, enflasyon stabil hale geldi. Günümüzde tarihimizin en güçlü banka mevduat bolluğunu yaşıyoruz. Şahısların ve şirketlerin bankalardaki döviz mevduatı olarak 214 milyar $, TL mevduat olarak 2,2 trilyon ₺ olduğunu görüyoruz. Bu rakamların ne anlama geldiğini anlamak için,
• Bir yıllık ihracatımız 190 milyar $, bankalardaki $ mevduat 214 milyar $
• 2020 genel bütçemiz 1,1trilyon ₺ bankalardaki ₺ mevduatı 2,2 trilyon ₺
Gerçeğine bakarak, ekonomimizin gücünü görmemiz mümkün.

Peki, eksik olan ne;
1- Ölçek ekonomisini geliştirmemiz lazım. Yaklaşık 1,5 milyon firmamızın %98’i mikro işletme ve küçük işletme olmakla birlikte aynı zamanda yerel işletmeler. Bunlarla birlikte aynı kulvarda faaliyet gösteren büyük ulusal işletmeler, kısmen de küresel işletmeler var. Mikro ve küçük işletmeler, büyük işletmelerle rekabet edemedikleri için kendilerini geliştiremiyorlar. Çözüm olarak büyük ulusal ve küresel işletmeler olmasın diyemeyiz, çünkü büyük işletmelerin maliyetleri düşük olduğu için halkımıza ucuz alış veriş imkânı sağlıyorlar. Yapılması gereken, ölçek ekonomisini geliştirmek. Elbette geliştirmenin nasıl olacağı devlet politikası yönlendirmesi ile birlikte firmaların bizzat kendilerinin gayretleri ile olacaktır.

2- Firmaların ve kişilerin bankalardaki mevduatlarına bakarsanız, para var ama harcama yok. Bankalardaki para ekonomiye hareket getirmez, harcama yapılırsa hareket getirir. Bu nedenle insanlarımızın “kendi ölçümüzde yatırım yapma kararımız var ama önümüzü göremiyoruz, kararımızı erteleyelim, gelişmelere bakalım, öyle harcama yapalım” anlamındaki düşüncelerini terk etmeleri, güçleri oranında harcama yapmalarının vatandaşlık görevi olduğunu bilmeleri lazım. Amerika 2001 yılındaki 11 Eylül saldırısı ile sarsılırken, devamında ekonomik sorun yaşanmaması için devlet vatandaşına harcama yapmaları çağrısında bulundu. Hatta parası olmayanlara krediler vererek firmalarını ve halkını harcamaya teşvik etti. Firmalar ve halk bu çağrılara uydu, 11 Eylül’ü ekonomik felaket olmaktan kurtardı. Özet olarak, vatan sevgisi, her ne şart altında olursa olsun, vatana hizmet ile ölçülür.

Her yeni yılda olduğu gibi, 2020 yılını da umutla karşılıyoruz.
Umutlarımızın gerçek olması için, kendimize düşen görevleri yapmamız halinde gerçekleşeceğini bilirsek, görevlerimizi yaparsak, güzel yıllar yaşayabiliriz.

Nafi Güral
Kütahya Ticaret ve Sanayi Odası
Meclis Başkanı